Vücudumuz ve Duygularımız…
Depresif bir durumdasınız veya moraliniz bozuk… Vücudunuzun ağırlaştığını, yığılıp kaldığınızı hissettiğiniz oldu mu?
Peki hiç omurganızı dikleştirip vücudunuzun yükünü hafiflettiğinizde, artık kendinizi depresif bir durumda hissetmediğiniz, tam aksine umut dolu hatta mutluluk dolu hissettiğiniz, dolayısıyla da duruşunuzu düzeltmenin sanki bir perdeyi kaldırarak etrafı daha aydınlık görmenizi sağladığı hissine kapıldınız mı?
Eğer cevaplarınız evet ise, fiziksel duruşunuz ve duygusal durumunuz arasındaki bağlantıyı deneyimlemişsiniz demektir.
Vücudumuz hareket edebilen, işleyen ve kendine ait bir aklı olan canlı bir varlıktır.
Korktuğumuz ve şoke olduğumuz durumlarda omuzlarımızın kalktığını veya büzüşerek kamburlaştığını hepimiz deneyimlemiştir. Bu durum tıpkı bir kedinin korktuğunda sırtını kabartarak kamburunu çıkartması gibidir. Bizi korkutan olay sonunda bizim kabullenebileceğimiz bir şekilde çözümlendiğinde rahatlarız ve vücudumuz da normal ve rahatlamış şeklini alır. Bazı durumlarda ise korkumuz tam olarak ortadan kalkmamış ancak tehlike anlık olarak ortadan kalkmış olduğunda bile omuzlarımız kasılmaya devam eder.
İşte böyle durumda artık korku içselleşmiş demektir ve korku deneyimi vücudumuzu kilitler.
Vücut duruşlarımızın, olaylar olup bittikten ve üzerinden çok zaman geçtikten sonra bile zihinsel ve duygusal durumlarımızı nasıl yansıttığını rahatlıkla görebiliriz.
Şimdi vücudunuzun mutluluk, korku, öfke ve gurur gibi farklı duygusal durumları nasıl yansıttığını inceleyip gözlemleyelim ….
Vücudunuzun duruşunu değiştirerek bu duyguları nasıl yansıttığını ifade etmesini sağlayın. Her bir farklı psikolojik durumda omuzlarınıza, başınıza, gövde ve sırtınıza, bacaklarınıza, kollarınıza dikkat edin. Vücudunuzun her biri farklı bu psikolojik durumlara karşı gösterdiği reaksiyonu gözlemledikten sonra omuzlarınızın normal haline dönmesini sağlayın. Bu denediğiniz durumlara benzer hisleri daha önce de deneyimlemiş miydiniz?
Şimdi omuzlarınızdan aşağısının normal hale dönmesini sağlayın. Bu suni olarak yarattığınız duruş şekillerinde kendinizi rahat hissettiniz mi?
Şimdi vücudunuzun diğer bölümlerine konsantre olun ve bu bölümlerinizin normal duruş şekillerini suni olarak yarattığınız duruş şekilleri ile kıyaslayın.
En çok anlatım omuzlarda olur. Bunun nedeni omuzların kolaylıkla birçok farklı şekle girebiliyor olmasıdır.
Omuzlar son derece hareketlidir. İndirilebilir, silkilebilir, kambur, dik ya da geniş durabilirler. Rahat ve gevşemiş birinin omuzları doğal yapıda yerinde olacak ve dolayısıyla kolları da serbest olacaktır. Endişeli ve gergin olunduğunda omuzlar dikleşir, kulağa doğru yükseltilerek öne doğru hareket eder. Daha da endişeli durumda baş da omuzlara doğru indirilebilir. Kambur omuzlar kötü duruştan kaynaklanabilir.
Eğer sorun bu değilse kişi bitkin ve yorgun hissediyor da olabilir.
Ancak zaten bu yanlış hareket alışkanlıklarımızı çok sıkça tekrarladığımızda, kas yapımız ve vücut hareket hafızamız ortada gergin bir durum olmadığında dahi duruşumuza kötü olarak yerleştirir. Dolayısı ile sırf alıştığımız yanlış duruş alışkanlıklarımız yüzünden bile istemediğimiz negatif duygular yaşıyor olmamız mümkün.
Vücudun duygusal durumunu en iyi şekilde belirten diğer bölümü ise baştır. Başımız gerçek duygularımızı dile getirmediğimiz durumları açığa çıkartabilir.
Daha önceki yazılarımda sırf nefes ritmini değiştirerek duygularımızı yönetebileceğimizden bahsetmiştim. Aynı şekilde vücudumuzu doğru kullandığımızda da pozitif duygularda olmamız mümkün.
Doğru sıralanan vücut yapısında; doğru ritmde olan nefes ve sağlıklı akışta olan hareket ile sağlıklı bakış açısı ve duygular yaşayabiliriz.
Günlük akış içerisinde hangi duyguda ve vücut duruşunda olduğumuzu gözlemleyebilmek için vücudumuz ile temas edebileceğimiz ufak bir farkındalık egzersizi yapalım.
Sırt üstü yere yatın
Bedeninizi tamamen yerde hissediyor musunuz
Belinizde boşluk olmaması için ayaklarınızı çekin
Eğer halen boşluk varsa ayaklarınızı bir yüksekliğin üstüne koyun ya da dizleriniz doksan derece olacak şekilde duvara yaslayın.
Halen beliniz ile yerde boşluk var ise kalçanızı ileri itme alışkanlığınız olabilir
(incinme ihtimali yüksek ayrı bir konu) beli yere döndürmeye boşluğu kapatmaya çalışın.
Bedeninizde zorlama olmayacak uygun durumu yakaladıktan sonra sakin nefes alıp verin.
Ve şimdi bedenimizin yerle temasını hissetmeye çalışalım. İki ayağınızın yüzeye teması, kalçanız ve omurganızın iki tarafının, omuzlarınızın kollarınızın ve kafanızın yerle temas ettiği noktaları hissetmeye çalışın.
İki taraftaki hissiniz arasında fark var mı? Aynı mı?
Hissettiğiniz noktalar eşit hizada mı?
Her iki kürek kemiği ve omuzlarınızın yerle temas hissi aynı mı?
Kafanız yerle temas halinde kalarak kafanızı sol omuza doğru eğin. Boynunuzun sağ tarafını nasıl
Hissediyorsunuz?
Şimdi kafanızı hizaya geri getirin ve kafanız yerle temas halinde kalarak kafanızı sağ omuza doğru eğin.
Boynunuzun sol tarafını nasıl hissediyorsunuz?
Sağ omzunuzu yerle temas halinde olarak kulağınıza doğru yükseltin ve tekrar yerine doğru indirin.
Aynısını sol omuzunuzla yapın.
Şimdi her iki omuzunuzu kulaklara doğru yükseltin ve geri yerine yerleştirin.
Her bir harekette vücudunuzda neler olduğunu gözlemleyin.
Yerle temas ve hareketlerin vücudunuzda hissettirdikleri her iki taraf için aynı olup olmadığını fark etmeye çalışın.
En doğal ve dış etkensiz bir şekilde bedeninizle tanışmak size bedeninizin duygu ve stres durumlarında verdiği tepkileri fark edip kontrol etmenize yardımcı olacaktır.
Hareket ederken kendi kendimizi izlemek bedenimizle tam olarak tanışmamızı sağlar. Bu şekilde özümüzün farkındalığını sağlarız.
Sağlık ve mutluluk için doğru nefes ve doğru hareketten fazlasına ihtiyacımız yok belki de…
Hareketsiz kalmayın, sevgiyle kalın…
YEŞİM MUNGAN